İzmir’de yaşama hayalim gerçek olacak
İzmir’in kalbine, ruhuna talip iki aday... Nihat Zeybekci ve Tunç Soyer...
Ve onların yanındaki iki cesur, iki güzel, yaratan, üreten, hayat veren eş... Ben de sizler gibi Ayşen Zeybekci ve Neptün Soyer’i merak ettim. Onlarla hayat ve dişi kent İzmirüzerine sohbet ettim. İkisine de aynı soruları yönelttim. Ve bakın nasıl cevaplar aldım. Sohbet yolculuğumuza bugün Ayşen Zeybekci ile Kordon’da başlıyoruz, yarın Neptün Soyer’le Kemeraltı’nda devam ediyoruz.
AYŞEN ZEYBEKCİ İLE KISA KISA
- Bu hayatta kendiniz için neler yapıyorsunuz, insanlar için neler yapıyorsunuz?
- Ömrümüzün ne kadar olduğunu bilmiyoruz, ama bu süre boyunca sağlıklı bir yaşam sürdürmek istiyorum. Sağlığıma ve beslenmeme dikkat ediyorum. Vakit buldukça spor yapıyorum, az yemek yiyorum. Fazladan yediğim her lokmanın bir başka insanın lokması olduğunu düşünüyorum. İsraf hiç sevmediğim ve uzak durduğum bir konu. Denizli İş Kadınları Derneği Asbaşkanı, Denizli Ticaret Odası Girişimciler Kurulu Üyesiyim. Bu kuruluşlar aracılığıyla, çalışan kadınların karar mekanizmalarında daha fazla yer almalarını hep destekledik, destekliyoruz. Dernek olarak öğrencilere burs da veriyoruz. İnsanların eğitiminin önemini bildiğim için şirketimiz Turkuaz Tekstil aracılığıyla 500’ün üzerinde üniversite öğrencisine ayrıca burs desteği sağlıyoruz. Denizli’de kurulan kız futbol takımına da sponsorluk yapıyoruz. Denizli Belediyesi bünyesinde bulunan ‘Sevgi Eli’nin kurucularındanım, Nihat Bey’in belediye başkanlığı süresince hamiliğini yaptım. Burada da ihtiyaç sahiplerine, muhtaçlara, eğitim, gıda, eşya, giysi desteği verdik. İsteyenlere hukuksal yardımlarda bulunduk.
- Hayatı yönetmek mi daha kolay, şirket yönetmek mi daha kolay?
Hayat öngörülemez olduğundan şirketi yönetmek daha kolay.
- Anne, eş, iş insanı, arkadaş, dost... Hayatta hangi sıfatınız daha ağır basıyor?
- Annelik en önde geliyor. Aynı zamanda iyi bir dost, iyi bir sırdaşımdır. Dostluğa çok önem veririm. Üzerimde bir iş insanı kimliğim de var. Çünkü Nihat Bey siyasete atıldıktan sonra şirketimizi ben yönetmeye başladım.
- Nihat Bey’le nasıl tanıştınız?
- Nihat Bey’le aile dostumuz olan ablası aracılığıyla tanıştık. Ablası, Nihat Bey’in görmesi için beni bir düğüne zorla davet etti. Kendisi ilk orada beni görmüş. Sonra da konuştuk ve beni istemeye geldiler.
- Nihat Bey’de sizi en çok ne etkiledi?
- Nihat Bey’in özgüveni, yakışıklılığı beni en çok etkileyen yanıydı. Babamın otoritesi çok fazlaydı. Babamın karşısındaki özgüveni ilk etkilendiğim duruşuydu.
- Eşinizden duyduğunuz en güzel, en romantik söz nedir?
- “Sen benim cennet hediyemsin” dediği anda gardım hemen düşer.
- Birbirinize nasıl hitap edersiniz?
Ben Nihat Bey’e “Canım” derim. O da bana “Bir tanem” diye hitap eder. Resmi ortamlarda ismimizle hitap etmeyi tercih ederiz.
- Eşinizin başarısındaki payınıza 100 üzerinden kaç verirsiniz?
- Bunu takdir edecek kişinin ben olduğumu düşünmüyorum. Tabii ki payım var ama Nihat Bey’in başarısında aslan payının, onu en güzel şekilde yetiştiren annesine ait olduğunu düşünüyorum. Ve ona büyük saygı duyuyorum, kendisini rahmetle anıyorum.
- “Bizim şarkımız” dediğiniz şarkı nedir?
- Biz türkü aşığıyız, özellikle zeybek türküleri bizi alır götürür. Ama rahmetli Neşet Ertaş’ın “Evvelim sen oldun, ahirim sensin” türküsü bizim için özeldir. Avni Anıl’ın tüm şarkılarını çok severiz. Bir de Nalan Altınörs yorumuyla “Hiçbir şeyde gözüm yok sen yanımda ol yeter” şarkısını keyifle dinleriz.
- Nihat Bey nasıl bir aile reisi, nasıl bir büyükşehir belediye reisi olacak?
- Merhametli ve iyi bir aile reisi, çok da duygusaldır. Çocukları konusunda müthiş hassastır, üzerlerine titrer. İğne vurulurken bakamaz. Hala öyle... Evlendikten sonra bana daha fazla aşık olduğunu söyler. Aynı aşkla halka hizmet etmeyi gönül işi sayar. Vizyon sahibi bir belediye başkanı olacak, işine dört elle sarılacak. Her zaman olduğu gibi... Hem kendi işini kurduğunda, hem belediye başkanlığı döneminde, hem de bakanlığı döneminde tüm bunları gördük, yaşadık.
- İzmirli bir seçmen olarak eşinizden beklentileriniz neler?
- İzmir’in ulaşımdan altyapısına, kötü görünüşüne sorunları çözülmüş, çevreci, engelli dostu, hayvan dostu bir şehir olacağı hayallerim var. Doğa ve hayvansever bir aileyiz. Evimizde iki köpeğimiz, cennet papağanı ve muhabbet kuşumuz, evin bahçesinde kirpilerimiz var. Çocuklarım sokakta yardıma muhtaç bir hayvan gördüklerinde eve getirirler. Bakımlarını yaparız, sağlıklarına kavuştuklarında sahiplendirmeye çalışırız. Otomobilimizin bagajında sürekli kedi - köpek maması vardır. Sokakta gördüğümüz hayvanlara mamalarını bırakırız. Nihat Bey’in hayata, gençlere, 7’den 70’e her yaştan insana, doğaya, hayvanlara dokunan çok güzel projeleri var. Benim ve tüm İzmirlilerin hayalleri gerçek olacak.
- Birbirinizi eleştirir misiniz?
Tabii ki... Birbirimize karşı uyarıları, eleştirileri de dikkate alırız. Her ikimiz için de çok önemlidir. Sonraki adımımızda bize yön verirler.
- Evde en çok kimin sesi çıkar?
- Evde her zaman benim sesim çıkar. Siyasete atıldıktan sonra işte de sözüm geçmeye başladı. Çünkü bütün işlerini bana devrettiğinden, 7 yıldır patron benim. (Gülümsüyor)
- En son ne zaman, ne için tartıştınız?
- Son tartışmamız ne zaman ve ne için oldu hatırlamıyorum, üzerinden çok zaman geçmiş demek ki!
- Nihat Bey’le ortak hobileriniz, zevkleriniz neler?
- Birlikte film izlemekten ve doğada baş başa gezmekten çok keyif alıyoruz.
- Üç kelimeyle Nihat Bey...
- Yüksek özgüvenli, öngörülü ve merhametli...
AYŞEN ZEYBEKCİ İLE DİŞİ KENT İZMİR
- Bazı kentler daha eril, bazıları daha dişi... İzmir de o dişi kentlerden biri. Peki; nasıl bir dişi, nasıl bir kadın İzmir?
- İzmir anaç bir kent, çünkü Anadolu’nun her köşesinden gelen kişileri bağrına basmış kucaklamış bir kent. Ayrıca cazibeli. Çekici bir kadın gibi... Herkesi kendine bağlıyor. Bu kente dört gün önce gelen, beşinci gün kendini İzmirli olarak görüyor.
- Bu kadının en çok hangi özelliklerini seviyorsunuz? Hangilerine mesafeli duruyorsunuz?
- İnsanlara hoşgörüsü, samimiyetini seviyorum. Mesafeli durduğum bir yanı yok.
- İzmir herkesin hayali, sevdiği, sevgilisi... Nasıl bir aşk İzmir?
- Kişinin sevgisi ve aşkına cevap veren, kişiyi hiçbir zaman boş döndürmeyen bir aşktır. İzmir’i sevmek bir tutkudur, tutkulu bir aşktır.
- Sizin gözünüzden, kalbinizden İzmir’e baksak neler görürüz?
- Çok güzel ve anaç, aynı zamanda özgürlükçü bir kadın. Anneler kucaklayıcı, koruyucu, şefkatlidir. İzmir’i bu yüzden anaç bir kadına benzetiyorum. Bunların yanı sıra havası ve doğal güzellikleriyle dünyanın üzerinde yaratılmış en güzel kentlerden biridir. Ünlü tarihçi Herodot’un “En yüce gök kubbenin altında ve dünyanın en güzel ikliminde kurulmuş” dediği İzmir, Victor Hugo’nun ifadesiyle prensestir. Çok güzel bir Amazon Kraliçesi olan Smyrna tarafından kurulup isimlendirilen İzmir harika bir şehir ancak çok ihmal edilmiş. Bakımı yapıldığında üzerindeki toz - pas alındığında eski güzelliğine kavuşacak.
- İzmir’in kalbini nasıl bir yemekle fethederdiniz?
- Çok sevdiğim zeytinyağlı enginar, kuşkonmaz, şevketi bostanıyla fethederdim.
- İzmir’e bir serenat yapsanız... Ona hangi şarkıyı söylerdiniz?
- Bunu en iyi İzmirli sanatçılar yapmışlar. Dario Moreno “Deniz ve mehtap sordular seni neredesin” derken, İzmir’in deniz kokan sokaklarından etkilenmiş. İzmir Körfezi’ne doğru kaçımız söylemedik ki? Halimize gülündüğü anlarda vefalı deniz bir avuç su vererek, biten gözyaşlarımızın yerini doldurmadı ki! Bizim unuttuğumuz anlarda rüzgâr ve martılar hep o romantik şarkıların yaratıcısını hatırlatmaya devam etti. Keza, Sezen Aksu’nun İzmir şarkıları da çok güzel...
- Sizin için İzmir’in kalbi nerede atıyor?
- İzmir’in her köşesinin, Karşıyaka’dan Güzelyalı’ya, Urla’dan Foça’ya, Ödemiş’ten Bergama’ya her ilçesinin ayrı bir güzelliği var. Bunların arasında tercih yapmak diğerine haksızlık olur. Kemeraltı’nın ayrı yeri var. Bir iş kadını olarak ben Kemeraltı’nı önde görüyorum. Her kesimden insanların bir araya geldiği, bir potada bulunduğu bir ortam.
- İzmir bir hayat okulu olsa... İnsan ondan neler öğrenir?
- Hoşgörüyü öğrenir. Kimseyi yadırgamadan kabullenen çok farklı bir kent. Yıllarca Müslümanlar, Türkler, Levantenler, Yahudiler, Rumlar, Ermeniler hep dostça yaşamış, yaşıyor da... İzmir, Anadolu’nun samimiyet ve sıcaklığıyla Batı’nın modern bakış açısını buluşturan bir şehir. Kültür sanata düşkün bir kent. Hepimize çok katkıları oluyor.
- Eşinizin İzmir’le benzer özellikleri neler?
- Samimiyeti, merhameti, koruyuculuğu, modern bakış açısı...
- Eşinizin efeliği ne zaman tutar?
- Haksızlığa uğradığı zaman tutar. Kendine yapılan haksızlığı bazen es geçebilir ama başkalarına yapılana asla tahammül edemez. Çocuklar en hassas noktası. Çocukların yanı sıra çevreye ve hayvanlara yönelik yanlış bir uygulamada da efeliği tutar.
- Sizin asfalyalarınız ne zaman atar?
- Yalan söylendiği ve ikiyüzlülük yapıldığı zaman, çünkü asla tahammülüm yok. Riyakar bir insanı anında çizerim. Bunu da yaptım. İnsanlarda öncelikle ‘insanlık’ ararım, asıl olan da bu dur. Dürüstlüğü, çalışkanlığı, liyakatı, merhameti, candan oluşu önemlidir benim için. Bir söz verdiğimde, zarar edeceğimi bilsem de sözümü tutarım. Yerine getirmek için gece gündüz çalışırım. Katılımcı, çalışanların görüşlerini alan, adaletli biriyimdir. Adaletli olmak herkese eşit mesafede olmak değil, hak edene hak ettiğini vermektir. Bunu özellikle gözetirim, çalışana işini layıkıyla yapana hak ettiği değeri veririm.
- İzmir dili edebiyatından en’leriniz, en sevdikleriniz neler?
- Mesela gevreği... Bir de ‘cankuş’u... İçten ve sıcak. Sizin söylediğiniz asfalya da İzmir’de kullanılan bir kelime. Sigorta atması anlamına gelir. Mısıra darı, denize paralel kıyıya kordon denmesi de sevdiklerimden.
- İzmir’le ilgili mutluluk rüyanız, hayalleriniz, “Bir gün mutlaka...” dedikleriniz neler?
- Bir gün mutlaka İzmir’de yaşamak istiyorum demiştim. Bu hayalim şimdi gerçek olacak.
Hiç yorum yok: