Veliler dikkat!.. Öğrencileri okuldan neler soğutuyor?
Öğrenciler, uzun bir yaz tatilinden sonra yeni eğitim–öğretim dönemine başlıyor. Anaokulu, ilkokul birinci, ortaokul beşinci ve lise dokuzuncu sınıflar bu hafta okula uyum programına katılıyor. Ancak okullar açılıp, dersler başladıktan sonra bazı çocuklarda öğrenme güçlüğü görülebiliyor. Uzmanlara göre, öğrenme güçlüğü yaşayan ve erken tanı konulmayan öğrencilerin sıkıntıları yıl içerisinde artabilir ve okuldan uzaklaşabilirler. Bu dönemde en büyük görev, eğitimcilere ve ailelere düşüyor.
2017-2018 eğitim-öğretim döneminin başlamasına az bir zaman kaldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlisi Ezgi Oral, okuma güçlüğü (disleksi), yazılı anlatım güçlüğü (disgrafi), sayısal (matematik) güçlüğü (diskalkuli) olarak tanımlanan öğrenme güçlüğünün belirlenememesi durumunda, çocukların okul yaşamlarının çileye dönüştüğünü söyledi. Çocuğun okula hazır oluşunun ve akademik olgunluğunun başarıyı etkilediğini söyleyen Oral, “Ülkemizde zaman zaman eğitimcilerin ve doktorların yanlış yönlendirmeleri veya ailelerin çocuğun farklılığını gözden kaçırmaları nedeniyle tanı konulması gecikiyor. Bu durum, çocuğun okul başarısını etkiliyor. Bir süre sonra kendisini yetersiz hisseden birey okuldan soğuyor” dedi.
‘ÇOCUKLARIN HAYATI ETKİLENMESİN’Özel öğrenme güçlüğünün konuşma, dinleme, okuma, yazma, matematik ve akıl yürütme yeteneklerinin kullanılmasındaki güçlüklerle kendini gösterdiğini belirten Ezgi Oral, akademik başarısızlığın kişinin hayatını etkilediğini, bunun için eğitmenlerin ve velilerin çocukları iyi izlemesi gerektiğini söyledi. Öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerin zekâ düzeylerinin normal ya da normalin üzerinde olduğunu belirten Oral şöyle konuştu:
“Son derece yetenekli ve zeki oldukları halde, bireylerin neden sınıfın gerisinde kaldığı, okuma ya da yazmayı öğrenemediği, ödev yapmak istemediğini anlamlandırmak aileyi ve eğitimciyi zorlayabiliyor. Akademik hayatta zorlanan, kendini yaşıtlarından farklı hisseden, anne-baba ve öğretmenleriyle ilişkileri bozulanlar, davranış problemleri göstermeye başlayabiliyor. Kendini ifade edemeyen ve sürekli başarısızlık duygusu yaşayan çocuklar haline geliyorlar. Bu sorunları yaşayan öğrenciler, zaman içerisinde okula gitmek istemiyor
“Son derece yetenekli ve zeki oldukları halde, bireylerin neden sınıfın gerisinde kaldığı, okuma ya da yazmayı öğrenemediği, ödev yapmak istemediğini anlamlandırmak aileyi ve eğitimciyi zorlayabiliyor. Akademik hayatta zorlanan, kendini yaşıtlarından farklı hisseden, anne-baba ve öğretmenleriyle ilişkileri bozulanlar, davranış problemleri göstermeye başlayabiliyor. Kendini ifade edemeyen ve sürekli başarısızlık duygusu yaşayan çocuklar haline geliyorlar. Bu sorunları yaşayan öğrenciler, zaman içerisinde okula gitmek istemiyor
DİKKATLERİ KISA SÜREDE DAĞILIYOR’
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların dikkatleri kısa sürede dağılıyor. Günlük işleri başlatma ve sürdürmede zorlanıyorlar. Motor ordinasyonları zayıf kalıyor. Sakarlık ve beceriksizlik görülebiliyor. Görsel ayrımlaştırma yetenekleri zayıflıyor. İşitsel ayrımlaştırmada güçlük çekiyorlar. Bazı harfleri karıştırıyorlar. Yönergeleri unutuyorlar, dinlemiyor gibi görünüyorlar. Dil gelişimi bir kısmında gecikmiştir. Kendilerini yeteri kadar ifade edemiyorlar. Dağınık oluyorlar ve zamanı iyi kullanamıyorlar. Mesafe ve ölçümleri iyi yapamıyorlar. Düşünmeden ve aceleci davranabiliyorlar. Okumayı sökemiyorlar, yavaş, hatalı okuma; yazı bozuklukları, ters ayna hayali yazma gibi her biri farklı sayıda, farklı yoğunluktaki bu belirtileri gösterebilirler.”
Hiç yorum yok: