Zakir Kaya"GERİ DÖNEN SEVGİLİYE MEKTUP".
Şeklini tamamlamamış bir bulut gibi dolaşıyordum. Gözüm, dilim, kalbim ayrı yerlerde savruluyordu. Sen geldin ya, özlemim dinecek sandım. Yanılmışım!
Geri Dönen Sevgiliye Mektup!
Yokluğunda buralar ne kadar sessizdi anlatamam. Çok gürültülü ve kalabalık gibi duruyordu.
Oysa gereksiz bir telaşmış hepsi, öylesine sıradan ve sığ! Aklımın özensiz karmaşasına aldanmışım.
Sensizliğin ağırlığını, geldiğinde anladım. Meğer ne büyük boşluklar bırakmışsın giderken ve hiç doldurulamamış yerin.
Hissettiklerimi kelimelere dökmek zor. Asla anlamadığım yüzlerce kitabı okuyup bitirmek gibi,yalnız cümleler kalmış aklımda, çoğunun kelimeleri rast gele dizilmiş.
Döndün ya, şimdi daha çok özlüyorum seni. Kötü oldu bu iş, kandırıyormuşum ne güzel kalbimi.
Her yanım tam sanıyormuşum, aynada eksiklerini göremeden bakıyormuşum. Geldin, her şey değişti.
Dengem alt üst oldu bu bahar akşamında. Oysa rüzgar yüzümü okşadıkça oyalanıyordum.
Yalancı ve küçük aşklara dayamıştım yüreğimi, zaman geçtikçe alışıyordum üstelik, hatta alışmıştım.
Çıkabilecek miyim işin içinden? Farkında olmak zor sanat, kendini kandırdığını bile unutan bir ruhun varken üstelik. Sarhoş, kabul eder mi ayyaşlığı? İşte, bu da onun gibi! Geceleri gemiler daha hızlı gider sanırız, oysa o bir göz yanılmasıdır. Ben ne kadar yol gittiğimi sanıyordum, yaşamın hız limitini aşmışken, meğer benimki de kalp yanılmasıymış.
Unutarak yaşamak işin kolayıydı, geç saat gelen gece nöbetlerini saymazsak. Sigaram gibi, senim gelmiş, nasıl hissettin bilmem ki? Doğru zamanlama budur! Zaten hep hedefi bulurdun.
Yok saymak, boşlukları doldurmuyormuş demek ki, öğrendim. Gerçi seni bende hiç yok edemedim. En azından bir cümlen vardı, altı öyle dolu, öyle büyük anlamı olan; onu saklamıştım. Laf aramızda hiç gitmemiştin zaten, bu yürek bilir de itiraf edemez ayrı.
Bak, bir döndün, yaşamımın yönü değişiverdi. Sen olmasan, daha çok karanlık tüneller koşardım. Ucunda belki hiç ışık olmayan bir sonsuza doğru, nefes nefese, molasız ve duraksız yürüyüp giderdim.
Hepsi tesadüf gibi duran ama hep sebebi olan yaşam çarpışmalarında, kaderi biraz kurcalamak gelir içimden. Seninle nerede alın yazımız buluştuysa, nedensiz değildir demişimdir. Şimdi gelişin de bunun ispatıdır. Her yaradılışın gerekçesi gibi, bizim de bir olacağımız var. Yalnız zamanı kestiremiyoruz.
Büyümüş müyüm? Küçük bir kız çocuğunun gizlendiği kadın kalbim değişmiş mi? Verdiğin kitaplar işe yaramış mı? Söylesene bunca fırtınadan sonra, hak ettiği beceriyi kazanmış mı dilim? Aslında sormak istediğim bunlar değildi. Dürüstlüğü bırakmadan elden, aslıma döneyim ve bir cesaret verip cümlelerime, kaçamak olmayan bir cevap isteyeyim. Sen de beni özlemiş misin?
Geldin ya, şimdi seni daha çok özleyeceğim. Bıraktığın sigaradan bir nefes çekmek gibi! Yine çalkalanacak burada dünyam. Çıtalar yükselecek, sana denk birini arayacak gözlerim. Saat hep 12'yi vuracak kimle konuşsam, ikinci cümlede masal bitecek. Olsun! Sen bir geldin, koca yaşam değişti. Gittiğim yolun yönü döndü. Sihrin geldi yine, şu cümlenin bile ortasına oturuverdi. İyi ki geldin sevdiceğim, hoş geldin !
Hiç yorum yok: