Üretici de Tüketici de Yoksullaşıyor..




Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 03.06.2011 tarih ve 639 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belirlenmiş görevleri arasında; bitkisel ve hayvansal üretim ile su ürünleri üretiminin geliştirilmesi, tarım sektörünün geliştirilmesine ve tarım politikalarının oluşturulmasına yönelik araştırmalar yapılması, gıda üretimi, güvenliği ve güvenirliği, kırsal kalkınma, toprak, su kaynakları ve biyoçeşitliliğin korunması, verimli kullanılmasının sağlanması, çiftçinin örgütlenmesi ve bilinçlendirilmesi, tarımsal desteklemelerin etkin bir şekilde yönetilmesi, tarımsal piyasaların düzenlenmesi gibi ana faaliyet konularının gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak; gıda, tarım ve hayvancılığa yönelik genel politikaları belirlemek, uygulanmasını izlemek ve denetlemek yer almaktadır. Dolayısıyla üretici ile tüketici fiyatları arasındaki büyüyen makasın kontrol altına alınması, bir yandan üreticinin yeter gelire sahip olabilmesinin diğer yandan tüketicinin de sağlıklı, yeterli ve “ucuz” gıda ve tarım ürünlerine ulaşabilmesinin güvence altına alınması esas itibariyle Bakanlığın asli görevidir. 
Tarımsal üretimde, sürdürülebilir nitelikte, dinamik, üretici ve tüketici haklarını ve refahını gözeten bir anlayışla sürdürülmesi beklenen destekleme politikalarının temel amaçları arasında; 
• üretimde verim/verimlilik artışını sağlamak
• ürün kalitesini yükseltmek
• tüketicinin gıda güvenliğini, diğer bir deyişle sağlıklı gıda ile buluşabilmesini sağlamak
• halkın, başta en temel besin maddeleri olmak üzere, gıda gereksinimlerini güvence altına almak ve bu anlamda üretimde istikrarı sağlayabilmek
• üreticinin gelir düzeyini artırmak, gözetmek ve sosyal refahın artırılmasına katkıda bulunmak
• dengeli, istikrarlı, coğrafik ve iklimsel özellikleri dikkate alan üretim planlarını yaşama geçirebilmek
• tarım ürünlerimizde dünyada söz sahibi olabilmek, rekabet avantajını yakalayabilmek
• risk ve belirsizlik altındaki tarımsal üretimde doğal afetlere ve ithalat baskılarına karşı gerekli önlemleri almak yer almalıdır.
Çiftçimizin en önemli ve adeta kronikleşmiş sorunu tarımsal girdilerdeki enflasyon oranının çok üstündeki yüksek fiyat artışlarına karşın, tarımsal üretici fiyatlarının düşük kalmasıdır. Üreticilerimizin, sattığı üründen elde ettiği bedel karşılığında girdi fiyatlarındaki artışı karşılayacak ürün geliri elde edememesi yok olma sürecini hızlandırmaktadır. Diğer yandan üretici ile tüketici arasındaki aracı karlarının da yüksek olması dolayısıyla üretici fiyatlarındaki düşüşler, tüketiciye de yansımamakta ve çiftçimizin yaşadığı bu sorun ne yazık ki tüketiciler tarafından algılanamamakta ve çiftçilerimiz tüketici/halk desteğini alamamaktadır. 
Tohum, ilaç, gübre, mazot, vd tarımsal girdilerde Amerikalı, Avrupalı çiftçilerin yaklaşık 2-3 katı bedel ödemek zorunda kalan çiftçilerimize ödenen destekleme oranlarının ve miktarlarının artırılması, üretim ile ilişkilendirilmesi, girdilere uygulanan vergi oranlarının düşürülmesi ve tarımsal desteklemeye ayrılan kaynağın Tarım Kanunu’nda da öngörülen “GSMH’nın en az %1’i düzeyi”nin de üzerine çıkarılması gerekmektedir.
Bakanlığımız bünyesinde oluşturulan “Tarım Ürünleri Piyasayı İzleme Değerlendirme Kurulu”nun salt araştırma ve izleme değil aynı zamanda müdahale yetkilerinin de olmasının gerekli olduğunu da vurgulamak gerekir. Zira bir yandan üretici maliyetlerini karşılayamayacak düzeyde gelir elde ederken, tüketiciler de tarım ürünlerine her geçen gün daha çok para ödemek zorunda kalıyorlar. 
                                                                                                   

Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

yakın zamanda Gönderilenler

recentposts1